İki kadın akademisyen bilimsel bir çalışma için coğrafi yapısı ve iklimiyle yaban hayatına yaşam alanı sunan Amanoslar’da gece kelebeklerinin izini sürüyor.
Can ve Ulaşlı, bu amaçla ilk olarak havanın kararmasıyla hedef kitlelerindeki kelebekleri ışığa çekmek için kurdukları perde ve ışık yardımıyla hazırladıkları tuzaklarda gece kelebeklerini gözlemeye başlıyor.
Sabah saatlerine kadar süren çalışmada, tanımlanmasına ihtiyaç duyulan türler ayrılarak tüplere alınıyor ve laboratuvar ortamında inceleniyor.
Gecenin karanlığında ve ıssızlığında zaman zaman da güvenlik güçlerinin desteğiyle kelebek izi süren kadınlar, yaptıkları çalışmayla Hatay’ın gece kelebeklerini kayıt altına alıyor.
Prof. Dr. Can, AA muhabirine yaptığı konuşmada, Amanoslar’daki gece kelebek türlerini çalışmak için 20 yıldan fazla bilimsel çalışma yürüttüğünü söyledi.
Şimdiye kadar yüzlerce tür gece kelebeğini kayıt altına aldıklarını belirten Can, farklı ekosistemleri bünyesinde barındırması nedeniyle canlılar için önemli bir yaşam alanı olan Amanos Dağları’nın faunasıyla ilgili çeşitli canlı gruplarının belirlenmesi için çalışmaların yapıldığını ancak kelebeklerle ilgili çalışmaların sadece gündüz türleriyle sınırlı kaldığını dile getirdi.
Can, “Bizler de gece kelebeklerini araştırmak için araziye indik. Amanoslar çok geniş ama belli grupları incelemek için adım adım gidiyoruz. Bu sene de farklı familyaları seçtik, bunlarla ilgili çalışmaları gece sürdürmeye çalışıyoruz. Amacımız farklı bölgelerde değişik yöntemler kullanarak gece kelebeği türlerini ortaya çıkarmak.” dedi.
‘YORUCU BİR SÜREÇ AMA ÇOK SEVEREKE YAPIYORUZ’
Gece kelebekleri çalışmasının kadın olarak çok zor olduğunu ifade eden Can, işin meşakkatini şöyle anlattı: “Gece burada gördüğünüz gibi kamp kuruyoruz ve sabaha kadar farklı saat aralıklarında gelen kelebekleri gözlemlemeye çalışıyoruz. Bu amaçla da karanlığın içerisinde çalışmamız gerekiyor ki yaktığımız ışık böcekleri çağırabilsin. O nedenle biraz doğanın içerisinde ve yaşam yerlerinden uzak bölgelerinde çalışmak gerekiyor. Tabi bu durum güvenlik açısından da şartlar açısından da bizleri biraz zorluyor”
“Öncelikle gittiğimiz bölgenin güvenlik güçlerinden iznimizi alıyoruz daha sonra kampımızı kuruyoruz, çok kolay değil tabi bunlar, bazen ışık kaynağı olarak çok büyük jeneratörler taşıyoruz, demir platformlarla tuzakları hazırlıyoruz, yorucu bir süreç ama çok severek yapıyoruz. Çünkü doğanın derinliklerinde gizlenmiş gece pırıltıları diyebileceğimiz çok sayıda gece kelebeği var. Sabaha kadar farklı saat aralıklarında farklı türlerin gözlemini yapma şansımız oluyor.”
Arazide vatandaşlarla karşılaştıklarını ve kendilerine destek verildiğini aktaran Can, bunun da kendilerine güç ve moral olduğunu söyledi.
HEM GÜVENLİK GÜÇLERİNDEN HEM DE HALKINDAN DESTEK GÖRÜLÜYOR
Dr. Ulaşlı da yaklaşık 8 yıldır kelebekler üzerine çalıştığını anlattı. Çalışmalarını biyoçeşitliliğe zarar vermeden sürdürdüklerinin altını çizen Ulaşlı, arazi taramasının ardından çalışmaların laboratuvar ortamında devam ettiğini belirtti.
İki kadın olarak dağlarda kelebek gözlemenin hem gurur verici hem de oldukça zorlu bir süreç olduğunu dile getiren Ulaşlı, şunları kaydetti:
“Ülkemizin değerlerini korumak bunlarla ilgili çalışmalar yapmak benim için de Feza hocam için de çok gurur verici. İki kadın olarak bu işi yapıyor olmak insanı hem zorluyor fakat kazandırdığı mutlulukta haz veriyor. Çok zorlandığım zamanlar olmadı değil, bu bir gerçek ama çevreden, eşten, dosttan ya da kolluk kuvvetlerinden, köylülerden destekler alıyoruz ve bu destekler sayesinde aslında kendimizi birazcık güçlü hissediyoruz.”