beylikdüzü escort adana escort bayan marmaris bayan escort

İstanbul eskort İzmit eskort Kayseri eskort Eskişehir eskort Konya eskort Kocaeli eskort Mersin eskort Alanya eskort İzmir eskort Bursa eskort Diyarbakır eskort Kuşadası eskort Denizli eskort Bodrum eskort Marmaris eskort Muğla eskort Gaziantep eskort Antalya eskort

reklam

reklam

SON DAKİKA
hava

reklam

Google News

Dedektif gibi izini sürdü, tesadüfen buldu: Tarihi servet!

Bakımsızlık nedeniyle harabeye dönen tarihi hamam, hissedarlarının bulunmasıyla restore edilebilecek. Avukat Gülen Dokuzoğlu Can, “Tapu tesadüf …

Son Güncelleme :

31 Mayıs 2021 - 16:36

/ 96 views kez okundu.

reklam

Dedektif gibi izini sürdü, tesadüfen buldu: Tarihi servet!

reklam

Bakımsızlık nedeniyle harabeye dönen tarihi hamam, hissedarlarının bulunmasıyla restore edilebilecek. Avukat Gülen Dokuzoğlu Can, “Tapu tesadüf eseri bulundu. Dava sonucunda taşınmaz, müvekkiller üstüne intikal edecek. Restore edilmesi için de gerekli prosedürler yapılacak” dedi.

Kapı Ağası Hüseyin Bey tarafından 1503’de inşa ettirilen Çardaklı Hamamı’nın kapısına 1970’lerin başında kilit vuruldu. Bakımsızlıktan harabeye dönen Kadırga’daki hamamın durumu, 2015’te Uluslararası Anıtlar ve Sitler Konseyi Türkiye Milli Komitesi (ICOMOS) tarafından koruma kuruluna iletildi.

Ancak hisselerinin yüzde 38’i Fahrettin Kerim Gökay Vakfı’na ait tarihi yapının, yüzde 62’lik hissesine sahip vârisler bulunamadı. Hissedarları tespit edilemeyen hamam, bu nedenle yıllarca restore edilemedi. Kayıp hissedarlara ulaşan Avukat Gülen Dokuzoğlu Can, yaşanan süreci DHA’ya anlattı.

“MİRASÇILAR BULUNAMADIĞI İÇİN BU HALDE KALMIŞ”

Avukat Can, “Hamamın bu halde olmasının sebebi bir kısım hissedarların bulunamamasıydı. Çünkü Osmanlı döneminde vakıftan özel mülke geçmiş. Osmanlı tapusundan günümüze kadar gelmesinden dolayı ki, Osmanlı tapusunda soyisim yok, kimlik numarası yok.

Dolayısıyla sadece ilk isimler üstüne tespit görmüş. Bu tespitte, bu kişilerin kim olduğu bilinmediği için mirasçılarına intikal edilememiş ve mirasçıların bundan haberi olmamış.

Bu sebeple bakımsız kalmış. Bu süreçte eski bir bürokrat tarafından bir kısım mirasçılara ulaşılıp hissedar toplanmış ancak müvekkillere ulaşılamaması sebebiyle de gerekli restorasyon işlemlerine başlanamamış” dedi.

“MİRASÇILAR TESADÜFEN BULUNDU”

Tapunun tesadüfen bulunduğunu aktaran Can, “Mirasçılar bulundu, tesadüf eseri tamamen. Bir mirasçının annesinin vefatı sonrasında eski evraklara bakması, bunları incelemesi sırasında bir sandık içinden Osmanlı evraklar, belgeler çıkıyor.

Osmanlı arşiv araştırma ekibimize incelettiğimizde ilgili evrağın Çardaklı Hamamı’nın tapusu olduğunu tespit ettik” diye konuştu. Avukat Gülen Dokuzoğlu Can, sözlerine şöyle devam etti;

“Gerekli zabıt kayıt tespitlerini yaptıktan sonra güncel tapu incelemelerimiz oldu. Şu an tapu kimlerin üstünde onlara baktık. Bu kişiler ile müvekkiller arasında bağlantıları, tapuda bize ipucu verilen soy bağından çözerek, diğer mirasçılarla bağlantıyı sağladık. Bundan sonraki süreçte de yasal işlemleri yaparak müvekkiller üzerine intikal edilmesini sağlayacağız”

“TEKRAR RESTORE EDİLMESİ İÇİN GEREKLİ PROSEDÜRLER YAPILACAKTIR”

Dava açıldığını ve yasal işlemler tamamlandıktan sonra hızlıca restorasyon sürecine girilebileceğini söyleyen Avukat Can, “Kadastro tespiti sırasında zabıt kayıtlarında geçen isimler üzerine tespit gördüğü için bu kişilerin tapu kayıtlarında kimlik bilgileri bilinemiyor.

Biz bu kişilerin müvekkillerin murisleri olduğunun ispatı açısından öncelikle davamızı açtık. Bu dava sonrasında, taşınmazda müvekkillerin murislerine ait hisseler, müvekkiller üstüne intikal edecek.

İntikal sonrasında da bu harap hale getirilmiş Çardaklı Hamamı’nın tekrar restore edilmesi için diğer hissedarlarla iletişime geçerek, gerekli prosedürler başlatılması sağlanacaktır” ifadelerini kullandı.

Öte yandan Küçükçekmece’de, 19’uncu yüzyılda 2’nci Abdülhamid döneminde Fransızlar tarafından yapılan Osmanlı’nın ilk kibrit fabrikası, hisse sahibi aileler tarafından 70 milyon liraya satışa çıkarılmıştı.

Fabrikanın mirasçılarından Eda Akalın, “Büyükdedem ortağıyla fabrikayı lastik çizme üretmek amacıyla almış. 1’inci Dünya Savaşı çıkınca hayalini gerçekleştirememiş” dedi.

Uzun yıllardır atıl durumda olan fabrika, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 1991 yılında 1’inci derece tarihi eser olarak tescil edilip, koruma altına alındı.

Bakımsızlıktan bazı duvarları yıkılan fabrikanın demir konstrüksiyon iskeleti sapasağlam duruyor. Kapı ve pencereleri zarar gören binanın içerisinde ise ağaçlar ve otlar çıkmış.

Dönemin şartlarında kibritleri taşımak için fabrikaya döşenen dekovil rayları da bozulmadan günümüze kadar gelmiş. 15 bin 377 metrekare araziye sahip iki parselden oluşan bina, 5 bin metrekare kapalı alanı olan ticari bir mülk olarak geçiyor.

FABRİKA GÜNÜMÜZDE DEPO OLARAK KULLANILIYOR

Hisse sahibi aileler, 5 ayrı bölüme ayırdıkları fabrikayı, kendi işlerini yürütmek için kullanmaya devam ediyor. Ailelerden biri, mermer işletmesi için kullanırken, diğeri kauçuk bant üretiminde kullanıyor. Genelde depo olarak kullanılan bina, satışından sonra boşaltılacak.

AKALIN: CUMHURİYET DÖNEMİNDE BÜYÜK DEDEM SATIN ALMIŞ

Fabrikanın dördüncü nesil mirasçılarından Eda Akalın, “Cumhuriyet’in ilanıyla fabrika mülk olarak satılan binalardan biriymiş. Büyük dedem ve bir kişi daha var, 2 aile olarak lastik çizme fabrikası kurmak için burayı almışlar.

Yurt dışına hem makine hem de hammadde almaya gittikleri sırada 1’inci Dünya Savaşı çıkıyor ve hiçbir şey alamadan ülkeye geri dönüyorlar. O nedenle fabrika atıl olarak kalıyor, ölümler ve doğumlar oluyor, aileler genişliyor.

Burası çok büyük, aileler olarak ortak paydada buluşamadık. Tarihi eser olduğu için de yönetemiyoruz, kullanamıyoruz. O yüzden satmaya karar verdik. Fabrika, kültür merkezi, alışveriş merkezi, restoran, eğlence kompleksi gibi birçok sosyal faaliyet alanı olarak kullanılabilir.

Ama ev olarak değerlendirilemez, çünkü tarihi eser statüsünde. Restore edilip, çevresine emsal binalar yapılabilir, onun dışında yıkım olamaz” ifadelerini kullandı.

5 AİLE 20 HİSSEDAR VAR

Restorasyonun çok maliyetli olduğunu söyleyen Akalın, “Bize dedelerimizden miras kaldı. 5 aile toplamda 20 kişiyiz, herkes farklı işler yaptığı için binayı satarak değerlendirmek istiyoruz.

Devletin burayı değerlendirmesini çok isteriz.Türklere satılması taraftarıyız. Biz içinde hiçbir değişiklik yapmadık. İnşa edildiği gibi duruyor.

Korumaya çalışıyoruz ama zaman her şeyi değiştirdiği gibi mülke de zarar veriyor. Restorasyon çok maliyetli olduğu için herhangi bir girişimde bulunmadık” dedi.

ÇOK ÖNEMLİ ENDÜSTRİ MİRASI

İstanbul Gelişim Üniversitesi’nden Kültür Mirası Yönetimi Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi İlknur Türkoğlu ise “Kibrit fabrikası önemli bir kültür ve endüstri mirasımız.

Burası 1897 yılında üretime başlayan Osmanlı’nın ilk kibrit fabrikası olma özelliğini taşıyor. O dönemde fabrikanın çoğunluğu kadınlardan oluşan 200 işçi ve 50 personeli bulunuyor.

1900’lü yılların başında hammadde temininde sıkıntı olunca üretim durduruluyor. 1991 yılında tescillenerek 1993’te 1’inci derece koruma alanı ilan edilmiş” ifadelerini kullandı.

YETERİNCE KORUNAMAMIŞ

2005 yılında fabrikanın birinci bloğunda restorasyon çalışmasının yapıldığını belirten Türkoğlu, “Diğer bloklar, hisse sahibi aileler tarafından çeşitli amaçlar için kullanılıyor ama yeterince ne yazık ki korunamıyor. Birinci blok dışında kalan bölümler satışa çıkarılmış.

Tüm fabrika alanı bir an önce endüstri mirası olarak kamulaştırılmalıdır. Restore edilmesini ve endüstri mirası kimliğini yansıtacak şekilde düzenlenerek bir kültür merkezi olarak kent kimliğine kazandırılması isterim.Tarihi eserler kullanılırlarsa da korunabilirler. Ama tabi ki doğru kullanmak lazım” diye konuştu. Osmanlı Devleti’nin Batılılaşma döneminde yaptırdığı önemli fabrikalardan biri olduğunu vurgulayan Türkoğlu, “1893 yılında Osmanlı Devleti, Fransızlarla ticari anlaşma yapıyor. Bu anlaşmadan sonra Fransızlar sermaye koyarak fabrikanın yapılmasını sağlıyor. Hammadde tedarikinde sıkıntı yaşanıyor sonra 1’inci Dünya Savaşı başlıyor o nedenle fabrikanın ömrü uzun olmuyor” diye konuştu.

reklam

YORUM ALANI

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.

ÇOK KAZANANLAR

ÇOK KAYBEDENLER

İŞLEM GÖRENLER